Çin Uyanınca
Çin Amerikan Doları Değerini Geçici bir Hevesle Yere İndirebilecek mi?
Son 30 yıl içinde Çin ekonomisi yaklaşık %10 ortalama yıllık oranla büyüdü. Tek başına bu istatistik rakamı bile insanın ağzını açık bıraksa da, daha etkileyici olan husus, ismen komünist bir ülke ekonomisinin küresel ekonomi ile sarılmış olmasıdır. Bugün artık Çin fiilen dünyadaki her ülkenin ekonomisini muazzam boyutlarda etkilemektedir ve kendi ekonomik politikasında meydana gelen ufak bir değişiklik tüm dünyada dalgalanan şok dalgaları yayma potansiyeline sahiptir. Bu durum hiçbir yerde Çin’in Birleşik Devletler ile ekonomik ilişkisinde olduğundan daha belirgin ve korkutucu değildir, bu ilişkide söz konusu fiyat, ücret, faiz oranı ve en önemlisi Doların değeri olunca konu Çin’in merhametine kalıyor.
Bu ilişkinin tehlikesi 1980’li yıllarda ABD ekonomisi üzerinde Japon kontrolü konusunda korku ticareti yapan Amerikan ekonomistlerinin Japon korkusunu anımsatan şekilde önemli bir propaganda konusu haline gelmiştir. [Tabi ki Japon korkusunun asılsız olduğu tespit edilmiştir, ancak bu konu buradaki tartışmanın dışındadır]. Çin’e gelince, yapılan analizlerin çoğu, çoğunluğu Dolara endeksli aktiflerde tutulan, büyüyen döviz rezervleri üzerinde odaklanmaktadır. Bu makalede döviz rezervlerinin ötesine geçilecek ve Çin ekonomisinin çeşitli diğer cepheleri tartışılacaktır. ABD yurtiçi fiyatlardan küresel emtia fiyatlarına, faiz oranlarından enflasyon oranlarına kadar, Çin’in istemesi halinde, hem kasten hem de istemeden Amerikan ekonomisini nasıl felce uğratabileceğini keşfedeceğiz.
Döviz Rezervi Çeşitlemesi
Çin’in ABD ile ekonomik ilişkilerde en büyük pazarlık kozu olan elinde bulunan döviz rezervlerini inceleyerek başlayalım. İki sene öncesine kadar, Çin’in para birimi, RMB veya Yuan, Dolar ile çıpalanmıştı. Her çıpa işleminde olduğu gibi, para biriminin sabit değeri ile dalgalanmasına izin verilmesi halinde piyasada belirlenecek değer arasında genellikle bir fark oluşmaktadır. Çin ekonomisi, özellikle son beş – on yıl içinde, ani bir şekilde ilerlediğinden RMB altında muazzam bir baskı oluşmaya başladı. Çıpayı devam ettirmek ve RMB değerini aşağıda tutmak için Çin yabancı paraları sirkülasyondan çekmek suretiyle döviz rezervlerini biriktirmeye başladı bugün Çin’in sahip olduğu muazzam döviz rezervi Eylül 2007 itibariyle 1.4 trilyon Dolar düzeyindedir.
Amerikan politika yapıcıların gözünde bu durum bir sorun oluşturmaktadır, çünkü bu rezervlerin çoğunluğu Dolara endeksli varlıklar, yani ABD Hazinesi tahvilleri olarak tutulmaktadır. Amerikan hükümeti, teorik olarak, yabancı Merkez bankalarının kendi daimi bütçe açıklarını finanse etmek istemelerinden daha mutlu olamazdı. Ancak, bu borçlanma sonunda yabancıların ABD yurtiçi borcunun %40’tan fazlasını kontrol ettikleri noktaya ulaşılmıştır. Dahası, uzun vadeli ABD faiz oranları, ABD hükümet tahvillerinin alınması ve satılmasına dayanarak, piyasaya göre belirlenmektedir. Başka bir deyişle, ABD uzun vadeli faiz oranlarının kontrolünü yabancı ülke Merkez bankalarına, özellikle Çin ve Japon Merkez Bankalarına kademeli olarak terk etmiştir.
Doların değeri son beş yıl içinde düşerken, birçok Merkez Bankası Dolara endeksli aktiflerden başka para birimlerine endeksli aktiflere dönerek kendi döviz rezervlerini “çeşitlendirmeye” başladılar. Bu durum iki nedenle Dolar için sorun yarattı. Birincisi, örneğin ABD aktiflerinden Avrupa aktiflerine dönüşüm doğrudan Doların değer kaybetmesine neden oldu. İkincisi, ABD Hazine tahvillerinin toptan satılması (başka ABD aktifleri ile değiştirilmiş olsun olmasın) ABD tahvil fiyatlarının düşmesine ve buna bağlı olarak getirilerin artmasına neden oldu. Bu nedenle, Çin ekonomik ve/veya politik nedenlerle aniden rezervlerini çeşitlendirmeye karar verirse, potansiyel olarak Doların değerini aniden düşürebilir ve Amerikan uzun vadeli faiz oranlarını fırlatabilir. Mortgage oranları hükümet tahvili getirilerine doğrudan bağlı olduğundan, faiz oranlarında meydana gelecek bir artış muhtemelen Amerikan gayri,menkul fiyatlarını da etkileyecektir. Yüksek faiz oranları bir ev almak için borçlanmayı daha güç hale getirecek, bu konut talebini ve sonuçta Amerika’da gayrimenkul değerini düşürecektir.
Nitekim, Çin döviz rezervlerini daha yüksek getirili aktiflere yatırma görevini üstlenen yaklaşık 300 milyar $ sermayeli China Investment Co. Ltd. şirketini kurmuştur. Ancak, şirketin ilk yatırımı bir Amerikan girişim sermayesi şirketi olan Blackstone grubunda hisse senedi alımı olmuştur. Bu nedenle, Çin elinde bulundurduğu ABD Hazine Tahvillerinin bazılarını elden çıkarmak istediği yolunda izlenim yaratırken bunun Doların değeri üzerindeki etkisi minimum düzeyde olacaktır. Ayrıca, Çin ABD Hazine Bonolarını piyasaya boşaltarak Amerikan işletmelerini ve tüketicilerini cezalandıracaktır, ancak diğer taraftan kendisini daha fazla cezalandıracaktır, zira satmadığı hükümet bonolarının değeri düşebilecektir. Özetle, Çin “nükleer seçeneğini” kullanmaktan şu an için geri duracak gibi gözükmektedir.
Para Manipülasyonu
Çin-ABD ekonomik ilişkilerinde Çin’in kendi avantajı için kullanabileceği ikinci faktör RMB’nin kendisidir. Amerikan kamu görevlileri Çin’i kendi para birimini çok daha hızlı değerlenmesine izin vermekle tenkit etmenin keyfini yaşıyorlar. Nitekim, Çin’in RMB’yi Amerikan Doları karşısında yeterli düzeyde değerlendirmemesi halinde Çin’den yapılan tüm ithalat üzerinde yoğun bir sınır ötesi tarife ile darbe vurma tehdidi içeren bir yasa tasarısı ABD Kongresinde beklemektedir. Politika yapıcıların anlamadığı husus ise RMB’nin hızlı bir şekilde değerlenmesini Amerikan ekonomisine gerçekten zarar verebileceğidir.
Dünya fabrikası içinde büyüyen rolü ile birlikte Çin’in ucuz parası Amerikalıların satınalma gücünü yükselterek Amerikalıları daha zengin hale getirmiştir. Son on yıl içinde emek yoğun malların üretiminde Çin taşeron görevini üstlendiğinden bitmiş ürün fiyatları hem reel hem de nominal açıdan düşmeye başlamıştır. Bu durumun Amerikan istihdam trendleri üzerindeki etkisi tartışılır olsa da, fiyatlar üzerindeki etkisi açıktır. Bu nedenle, Amerikan ekonomisinde patlama yaşansa dahi enflasyon tarihi standartlarla göreceli olarak mütevazı düzeyde kalmıştır. Bu da Federal Rezerv Kurulunun faiz oranlarını düşük seviyede tutmasını ve ekonomik büyümeyi körüklemesini sağlamıştır.
RMB değer kazanırken Çinli üreticiler için fiyat artışlarının bir kısmını tüketicilere yansıtmak daha önce olmadığı kadar zorunlu hale gelmiştir. Şimdi, Çin batılı politikacıların talep ettiği gibi kendi para birimini aniden %25 – 30 düzeyinde yeniden değerlendirirse, tüm Çin ürünlerinin fiyatları bir gecede fırlayabilir. Bu da Amerikalıların satınalma gücünü olumsuz etkileyebilir ve tüketimi Amerika’nın iktisadi durgunluğa kayma tehlikesine girebileceği düzeyde sınırlayabilir. Amerikalı politikacıların derdi olan ticaret açığı uzun vadede azalabilir, ancak kısa vadede hızla büyüyebilir. Ayrıca, birçok analizci oraya koymakta hızlı davransa da, Çin ve Amerikan üretimi arasında çok fazla örtüşme mevcut değildir. Amerika-Çin ticaret açığının daralma ihtimali varken bu durum Asya’daki diğer ülkelerle artan dengesizlikle dengelenebilir. Döviz rezervleri konusu ile olduğu gibi, Çin’in bu seçeneği kullanma olasılığı fazla değildir, çünkü kendisine de eşit derecede zarar vermesi muhtemeldir. Çin’de iş başında olan Komünist parti meşruiyetini çoğunlukla ekonomisinin, özellikle ihracatından almaktadır. Daha pahalı Yuan üreticileri Asya’nın başka bölgelerine yerleşmeye zorlarsa, CCP için mutlaka sıkıntı yaratacaktır.
Amerikan İhracatçıları ile Doğrudan Rekabet
Daha güçlü (ve alkışlanabilir) bir silah ileri teknoloji ürünlerine genişleyerek Amerikan ihracatçıları ile doğrudan rekabet etmek olabilir. Çin halen, uzun zamandan beri ABD dışında imal edilmekte olan emek yoğun ürünlerin imalatında uzmanlaşmıştır. Daha önce belirtildiği gibi, Çin Yuanının yeniden değerlenmesi muhakkak ki ABD’ye üretim olarak dönmeyecektir. Ancak, Çin sermaye yoğun ve/veya ileri teknoloji ürünlerine doğru yayılırsa, Birleşik Devletlerden kolaylıkla pazar payı ve iş çalabilir.
Amerikan Ürünlerine İthalat Sınırlaması
Tabi ki, ticaret denkleminin bir de ithalatlar tarafı vardır. Çin hızla Birleşik Devletlerin en büyük ihracat pazarlarından birisi haline gelmektedir, Amerikan ürün ve hizmetleri ithalatının sınırlandırılması mutlaka Amerika’da hissedilecektir. Gerçekten, Çin kendi ülkesinde üretim ve/veya kendi ülkesine satış yapmaları için birçok sanayide faaliyet gösteren çokuluslu şirketlerin Çinli şirketlerle ortak girişimler kurmalarını artık şart koşmaktadır. Diğer rekabet önleyici önlemler arasında tarifeler, kotalar veya belli ürün ve hizmetlerin ithalatının doğrudan yasaklanması yer almaktadır. Her önlem ABD’nin Çin ile olan ticaret açığı üzerinde zarar verici bir etkisi olacak ve muhtemelen ABD tarafından misilleme niteliğinde muahedeler uygulanmasına yol açacaktır.
Ücret Baskısı
Bir sonraki faktör, Çin’in dünya çapında ücretler üzerinde yaptığı etkidir. Deng Xiao Ping’in 1979 yılında Güneye yaptığı meşhur tur otuz yıl sürecek baş döndürücü büyümeyi ateşlediğinde yüz milyonlarca Çinli bir gecede global fakirler arasına katılmıştı. Çin nüfusunun çoğunluğu hala kırsal alanda yoğunlaşmış durumdadır. Gerçekten, modern iş gücüne katılmamış belki de 500 milyon Çinli köylü nüfus vardır, bu da Çin’deki ekonomik patlamanın tüm etkisinin dünyanın diğer ülkelerinde henüz tam anlaşılmadığı anlamına gelmektedir. Taşeronlara verilmiş olan vasıfsız işlerin ABD’ye geri döneceği konusunda bir ümit yoktur. Çin ileri teknoloji ürünlerinin ve daha karmaşık hizmetlerin üretimine doğru yayılırsa/yayıldığı zaman, Amerikan işletmelerinin bölgesine yavaş yavaş saldıracaktır. Çin’in gelecek beş yıllık planında ekonomisinin yetersiz sermayeli bu sektörlerine daha fazla öncelik vermesi ABD için üzücü bir durum olacaktır.
GSYH tahmininde kullanılan popüler bir yöntem gelir yaklaşımıdır, adının da çağrıştırdığı gibi bu yöntem belli bir ülkede yerleşik nüfusun rapor edilen gelirlerinin toplamıdır. Mantık, vasıflı Amerikan işçilerinin ücretleri üzerinde düşürme baskısı ABD’nin GSYH üzerinde olumsuz baskı yaratacağını ve en azından Amerikan tüketicilerinin satınalma gücünü azaltacağını söylemektedir. Bu durum ayrıca Amerika’nın Çin’e ihracat hacmini de sınırlayacaktır, çünkü Çinliler seçim yapmak için kendi ülkelerinde üretilen alternatiflere sahip olacaklardır.
Ayrıca, Çin’deki ekonomik büyümenin evrensel hammadde fiyatları üzerinde de etkisi vardır. Dünyada mevcut inşaat vinçlerinin %25’inin ülkedeki inşaat patlaması nedeniyle halen Çin’de bulunduğu söylenmektedir. Bu yoğun bina geliştirme ve altyapı projeleri orantı olarak yoğun miktarda hammaddeye, yani çimento ve çeliğe ihtiyaç duymaktadır. Maalesef Çin hammaddeleri bitmiş ürünlere dönüştürme konusunda özellikle yetersizdir. Yakın gelecekte CCP’nin önemi ile birleştiğinde (bu durum doğası gereği düşük maliyete verimlilikten daha fazla öncelik vermektedir), söz konusu olgu global enerji tedarikleri üzerinde muazzam bir gerginlik yaratarak fiyatların hızla yükselmesine yol açmaktadır.
Enerji Rekabeti
Global petrol ve kömür fiyatları halen rekor seviyeye ulaşmış durumdadır ve Çin tek başına Amerika’da kişi başına miktarının 1/15’ini tüketmektedir! Çin enerji şirketleri artarak görülür hale gelmekte, dünyayı istikrarlı enerji tedariki konusunda dolaşmakta ve genellikle Amerikan enerji şirketleri ile kafa kafaya gelmektedir. Çin diktatörlüklerden ve çürümüş rejimlerden enerji satın alınmasında etik konular olduğunu tanımazken Amerikan şirketlerinin bu tip yerlerde iş yapması kısıtlanmaktadır. Sudan’dan Myanmar’a ve Kazakistan’a kadar olan ülkelerle Çinli şirketler ortak girişim kurarken Amerikan şirketleri bunu yapamamaktadır. ABD’de enerji fiyatları doğal olarak yükselirken bu fiyatlar dünya çapındaki enerji fiyatlarına ayak uydurmamıştır. Bu şekilde, Çin vatandaşlarına ve işletmelerine ihtiyaç duydukları petrol, kömür ve doğal gazı temin edebilirken Amerikalı muadilleri muhafazakar davranmaya zorlanabilmektedir.
İki sene önce, Chinese National Offshore Oil Company [CNOOC] bir Amerikan enerji şirketini, Unocal, 18 milyar $’ın üstünde bir bedelle satın almaya çalışmıştı. Ancak, bu işlem ABD Kongresi tarafından engellenmişti, çünkü Kongre Unocal’in enerji rezervlerinin Amerikalılar pahasına Çin’e tedarik edebileceğinden korkmuştu. CNOOC vakasında Şirketin %70’inin CCP’ye ait olmasında yardımcı olmamıştı. Çin hükümet yetkililerinin sonuçtan (Unocal sonunda daha düşük bir fiyatla Chevron’a satılmıştı) memnun olmadıklarını söylemeye gerek yok. Çin yeterli enerji tedariki sağlamak için uç taktikler uygulamaya istekli olduğunu gösterdi. Enerji politikasının ABD’ye muhalif ve uygun olmayan şekilde devam edeceğini beklemek mantıklı gözükmektedir.
Sonuç
Özetle, Çin ABD’ye karşı çıkmak için, para biriminin manipülasyonundan gelişen döviz rezervleri stoklarının çeşitlendirilmesine kadar uzanan çeşitli ekonomik “silahlara” sahiptir. Ayrıca, Çin şirketlerinin Amerikan şirketleri ile daha doğrudan ve etkin bir şekilde rekabet edebilmelerini sağlama ve yurtiçi enerji tedariki sağlarken Birleşik Devletlere kaşı çıkmak dahil aralarından seçim yapabileceği daha az belirgin çeşitli seçeneklere sahiptir. Tüm bu cephelerde Birleşik Devletler bir dünya fabrikası olarak Çin’e bu kadar bağımlı hale geldiği için rehine konumundadır. Son olarak, öncelikle teşvik edilmedikçe Çin Birleşik Devletler ile ihtiyatlı bir şekilde hedefe alacak gibi gözükmektedir, ancak ekonomisi dengede olduğundan dolayı Amerika her şeye rağmen nöbette olacaktır.
Sorry, the comment form is closed at this time.